Alper Aydın (1989, Ordu), Ordu Güzel Sanatlar Lisesi’nden sonra Ankara Gazi Üniversitesi Resim Öğretmenliği Heykel Ana Sanat Dalı’ndan mezun oldu. 2010’da İtalya’da heykel, video ve performans pratikleri üzerine eğitim aldı. “Türkiye’de Yeryüzü Sanatı” başlıklı tezi ile Gazi Üniversitesi’ndeki yüksek lisans eğitiminin ardından 2019 yılında “Performans Olarak Beden ve Doğa Diyaloğu” teziyle Hacettepe Üniversitesi Heykel Bölümü’nde doktorasını tamamladı. Çalışmalarında içinde bulunduğu çevrenin fiziki koşulları ve doğanın kendine has akışını içselleştiren Aydın; heykel, yerleştirme, performans ve doğal malzemelerle yapılmış geçici düzenlemeler ile iç ve dış mekan deneyimini farklı boyutlara taşıyor. 2012 yılında Türkiye’nin en iyi 13 genç çağdaş sanatçısından biri olarak gösterilen Aydın’ın İstanbul Modern’den Yapı Kredi Koleksiyonuna kadar birçok kurum ve özel koleksiyonda çalışmaları yer almaktadır. Paris, Berlin, Perugia ve İstanbul gibi birçok yerli ve uluslararası konuk sanatçı programına katılan Aydın, aynı zamanda SİS Konuk Sanatçı programının eş kurucularından biridir. Katıldığı sergiler arasında Kochi-Muziris Bienali (Hindistan, 2022-2023),Changwon Heykel Bienali (Kore, 2022), Mardin Bienali (2022), 15. İstanbul Bienali (2017), Capadox Çağdaş Sanat Festivali (Kapadokya, 2017), “Yok Olmadan”, İstanbul Modern (2016) yer almaktadır.
YIŞ
2023
Ağaç kökü, fidan, toprak
135 x 240 x 250 cm
Küresel ısınma ve onun sonucu ekolojik felaketleri gözler önüne seren malzemelerden biri de selin sahillere taşıdığı köklerdir. Farklı ağaç türlerinde, boyutlarda ve şekillerde olan bu kökleri sanatçı sahilden büyük bir dikkatle toplar. Bonsai yapma tekniklerinden yaralanarak öz suyunu kaybetmiş , gövdesi olmayan bu kökler içerisinde boşluklar oluşturarak onları toprak ile doldurup yeni fidanlar eker. Buradaki altın nokta, ekilen bitkilerin saksısının toprak değil bu kökler olmasıdır. Bu müdahale, yok olmakta olan bir ağacın yeniden işlev kazanıp organik bir biçimde hayatına devam etmesine olanak sağlar. Böylece ölmüş ağaç köklerine ikinci bir yaşama şansı verilmiş olur. Ölüm, sona erme, işlevini kaybetme kavramlarının doğada ne denli muğlak sınırlara sahip olduğunu gösteren çalışma yaşayan bir heykeldir.